KARIŞIK ŞİİRLER
Prof. Dr. K. Hüsnü Can Başer
- ÖLÜM
- SON YOLCULUK
- MAHKUMUN DÜNYASI
- ATA'YLA SOHBET
- ZAM GELDİ
- ANNEME
- HAYAL ÇİZGİLER
- İYİLİ ŞİİR
- AFS DESTANI
- NİŞAN HEDİYEM
- ONU BEN GETİREYİM
- ÇOBAN
- DOĞUM GÜNÜ HEDİYEM
ÖLÜM
Yaşayan insanlar neden korkarlar
Aydınlık bir günün gecesi ölüm
Düşünce simsiyah saçlara karlar
Olur yalnızlığın ecesi ölüm
Gelir kurtuluş olur mutsuz kalplere
Gelir hüzün verir tüm gönüllere
Soğukluk saçar sıcak ellere
Dillerin titreyen hecesi ölüm
Bazen bir namlunun ucunda gelir
Harpte şarapnelin içinde gelir
Kimimize ayın bilmem kaçında gelir?
Zihnin çözülmeyen bilmecesi ölüm
O gelince söner gözlerdeki fer
Kazılır toprağın altında bir yer
Eller üstünde bir sevgili gider
Bir esrarlı âlemin öncesi ölüm
30.1.1971 – Eskişehir
-Beste-
SON YOLCULUK
Sessizlik içinde gitti göklere
Bir çift ak atın çektiği nur arabasında
Gittiği yol arkasından katlanıyordu
Sonsuzluk diyarlarının arkasında
Melek gibi güzeldi uzaklaşırken
Hafifçe el sallıyordu ağlayanlara
Melekler sepet sepet beyaz mendiller
Atıyorlardı geride kalanlara
Sessizlik içinde gitti göklere
Bulutlar kadar beyazdı elleri
Melekler gökyüzünden bir yağmur gibi
Saçıyorlardı etrafa beyaz gülleri
Ağustos 1971 – Eskişehir
Aile dostumuz Nahide Özbek’in ardından…
MAHKÛMUN DÜNYASI
Ne zaman baksam penceremden dışarı
Bir gemi görürüm dalgalar arasında
Yardım edecek gibi uzanır kollarım
Çaresizlik içinde bulanır duygularım
Ne zaman baksam penceremden dışarı
Bir bahar görürüm tüm renkleriyle
Kendimi kuşların yerine koyarım
Özgürlüğün zevkini içimde duyarım
Ne zaman baksam penceremden dışarı
Bir güneş görürüm gecenin kovduğu
Güneş bir daha dönmeyecek sanırım
Onu kovan kara geceyi kıskanırım
Ne zaman baksam penceremden dışarı
Bir gökyüzü görürüm masmavi sonsuz
Yerde büyülenmiş gibi bakakalırım
Koyu maviliği gözlerime alırım
Ne zaman baksam penceremden dışarı
İnsanlar görürüm gülen, konuşan
Tutup sevecek gibi uzanır kollarım
Çaresizlik içinde bulanır duygularım
-Beste- 31.1.1972 – Eskişehir
ATA’YLA SOHBET
Atam!
Sen gideliden beri
Biz çok değiştik.
Evelallah iyiyiz
İyi kötü yuvarlanıp gidiyoruz işte
Harp, marp yok
Başımızda bir Kıbrıs davası vardı
Allah’ın izniyle onu da hallettik
Hatta geçenlerde bir de füze attık.
Bayağı ilerliyoruz
İnönü’yle Bayar’da barıştı
İyi ki barıştılar
Çünkü bundan başka derdimiz, tasamız yoktu
Bayramlarda ve on Kasımda
Seni milletçe anıyoruz Atam!
Dünyada haber bol
Jaklin, Onasis’le evlendi
Bi de Maria Callas buraya geldi
Maşallah milletçe böyle sosyal olayları
Satırı satırına takip ediyoruz
Okullar?
Artık okullar erken kapanıp
Geç açılıyor
Bravo bizim gençlere!
Hem memleket meselelerini hallediyorlar
Hem de tıkır tıkır sınıflarını geçiyorlar
Herşeyde olduğu gibi
Sporda da Ortadoğunun ve Balkanların en iyisiyiz
Futbolda Rusyayı 2-0 yendik
Tabii…
Bazı olaylara da milletçe üzülüyoruz
Atina’da Ajda Pekkan’ın hakkını yediler
Bu kadarı da fazla artık!
İşte böyle…
Biz iyiyiz, hoşuz Atam
Yalnız
İzini kaybettik
11.7.1969 – Eskişehir
ZAM GELDİ
Kondu yeni vergiler ve her şeye zam geldi
Hem de ne şatafatlı sanki sadrazam geldi
İyi oldu diyemem çünkü derdi dilimde
Dün yediğim elmalar bugün bana ham geldi
Yıllar yılı hükümetin uyduramadığı zam
En sonunda milletin kesesine tam geldi
Hükümetin kasası dolup taşacak amma
Fakirin hanesine kasavet ve gam geldi
Yeni devalüasyonla ihracatçı kazandı
İthalatçılarınsa başına yamyam geldi
Yeni vergileri düşünürken ister istemez
Aklıma bomboş hane ve de bomboş dam geldi
Ben bir dertli Hüsnü’yüm zamları düşünürken
Bir an dalıvermişim içime ilham geldi
13.8.1970 – Çankırı
ANNEME
Bu anneler gününde düşüncemde sen varsın
Ben seninle mutluyum, sen benle bahtiyarsın
Bugün sana verecek bir hediyem yok anne
Sanma ki sana karşı içten sevgim yok anne
Ben seninle mutluyum bütün hediyem sevgim
İnan bana sana olan sevgim çok, pek çok anne.
9.5.1970 Cumartesi – Eskişehir
-Beste-
HAYAL ÇİZGİLER
Issız vadilerde esen rüzgâr sen
Ne arıyorsun beynimin içinde
Bilinmeyen geleceğimi düşünürken
Hissediyorum bazen seni içimde
Birden her şey görünüyor başka biçimde
Sen göz kapaklarıma damlayan yağmur
Yanağımda kendine yol mu arıyorsun?
Sanki gökyüzünden kalbe inen nur
Gibi beni sımsıcak sarıyorsun
Yanağımdan dudaklarıma varıyorsun
Unutmaya başladığım o mutlu gülüş
Bilmiyorum şimdi nerelerdesin
Mutlu gecelerde görülen bir düş
Kadar umutsuz ve uzak yerdesin
Hafızamda koyulaşan senelerdesin
Haziran 1970 – Eskişehir
1971 yılında “Özlem” adıyla tarafımdan plağa okundu, “Bilmem” adlı parçanın arka yüzü olarak
İYİLİ ŞİİR
Şarkı söylemek iyi şey
Alkışlanmak daha iyi
Her şey güzel, her şey iyi
Bir de dinleyen olsa
Nutuk atmak iyi şey
Dinlenmek daha iyi
Her şey güzel, her şey iyi
Bir de anlayan olsa
Ölmek bence iyi şey
Ecelle daha iyi
Her şey güzel, her şey iyi
Bir de ağlayan olsa
12.7.1969 – Erdek
AFS DESTANI
İlim irfan yolunda ben yürüyorken
Başarı yolunda yükseliyorken
Zavallı şansım da tam gülüyorken
Kolumu, kanadımı kırdın AFS
ABD hayaliyle güç alıp koşan
Düşünüp, düşünüp sevinip coşan
Aşılmaz denilen setleri aşan
Kalbin ümitlerini kırdın AFS
İmtihanda iki saat bekledim
Bildiğime yenileri ekledim
Sevinçli haberi beş ay bekledim
Kara haberi yazıp attın AFS
Evrakları süratle tamamlayıp yolladım
Bekledim, hep bekledim postacıyı kolladım
Ona gidecek kişi ne yazık ben olmadım
Sevincimi, azmimi yıktın AFS
“Ne yapalım yani” deme hiç bana
Bu kadar ümitle bağlanan sana
Böylesine gitmeyi arzulayana
Nasıl “Hayır” dersin, kuzum AFS
“İkmale kalmasaydın?” deyip çıkarsın
ABD yolunu bana tıkarsın
Acı sürprizlerle canlar sıkarsın
Uçakta hiç yer mi yoktu AFS?
Önceden ne diye ümit verirsin
Uçak biletini ne gösterirsin
Benim yerimde olsan sen de erirsin
Eğer hassas bir kalbin varsa AFS
Gülmek istesem de gülemiyorum
Amerika yanına gelemiyorum
Şansımın duvarını delemiyorum
Güldürdü, ağlattı sonra AFS
Belki bir kem göz bana bet baktı
Beni belki bir acı beddua yaktı
Belki de kör talih çelmesin taktı
Baktı, taktı, yaktı beni AFS
İstemem, sözlerle yaramı sarma
Yaralı kalbime deva çıkarma
Dokunma yarama, üstüme varma
Yak kalpleri, yık kalpleri, yapma AFS
Uçak gider ben kalırım burada
Bambaşka bir hayat vardı orada
Tam hazırlanmışken ben bu arada
Merdiveni çektin, düştüm AFS
Bu şiirde yalnız içimi döktüm
Yüreğimde oturan acıyı söktüm
Rahat ol sen şimdi, ben zaten çöktüm
Artık ilaç beni iyi etmez AFS
Bu şiirde kırık bir kalbin sesi var
Bu şiirde büyük bir hasret bestesi var
Bir kişi daha gitse sanki ne çıkar
Beni mecnun ettin bur’da AFS
San Kathy, sen Flo, bekleme beni
Nasıl görmeyi arzulamıştım seni
O ümitsiz mektup yıktı bendeni
Arzumu, emelimi yıktı AFS
Bu şiirle ben hiç yağ çekmiyorum
İçimdeki acıyı bil istiyorum
Senden fazla nefret de etmiyorum
Efkarlandım bana bakma AFS
Bir hocanın kaprisine kurban gittim ben
Kaldığım derslerden tam geçecekken
Bir ay sonra oraya ben gidecekken
Buracıkta mahzun kaldım AFS
Sanki şimdi oraya gidemezmiyim?
İkmalimi dönüşte veremezmiyim?
Bu durum karşısında erimezmiyim?
Bir çare bul bana n’olur AFS
Florida, güzel New York, Washington
Çağırıp durmayın, gelemiyorum
California, Virginia, yar Boston
İnanın gözyaşımı silemiyorum
Haziran 1966 – Eskişehir
NİŞAN HEDİYEM
Bu gece büyük gece
Bu gece büyük gece
Çünkü sevgi sembolleşti
Bir sevgi derinleşti
Gönüller birleşince
Bu gece kutlu olsun
Herkese kutlu olsun
Temennim Hacer-Emre
Tam bir ömür birlikte
Birlikte mutlu olsun
11.12.1969 Perşembe – Eskişehir
Emre ve Hacer Dağdeviren’e tarafımdan bestelendi.
Hacer ve Emre 31.12.1969 gecesi saat 12.00’de (Yılbaşı) İstanbul’da nişanlandılar. Hediyemi, yüzükler takıldıktan biraz sonra gitarımla sundum.
ONU BEN GETİREYİM
Onu ben getireyim
Işıkların göğü yaktığı günde
Onu ben getireyim
Ayın en parlak gününde
Babamdı o getirecek olduğum
O gün kuruyup, kararıp, solduğum
Oldu o günlerde dışar’da kaldığım
Haberlerin beni yıktığı günde
Musa Başer’in yarası
Bağrımda oldu karanın karası
Nisan ile Mayıs arası
Yazılmış babamın kara yazısı
Aktı bir damla kan alnından
Oldu dünyada her şey kanından
Oldu her şey tam bir anından
Güneşin yeri yaktığı günde
Babamın arkadaşları geldi taksiyle
Annem dedi beni de götürün ille
Ama babam gelecekti yarın erkenden
Annem de vazgeçti Afyon’a gitmekten
9.5.1960 – Eskişehir
Babam Afyon’da trafik kazası geçirdiğinde çocukluk duyguları içinde 11 yaşında iken yazdığım ilk şiirim
ÇOBAN
Çoban!
Önünde sürüsüyle
Elinde kavalıyla
Dolaşır dağları.
Dolaşır dağları
Elinde kavalı
Önünde sürüsüyle
Çoban!
Kavalını çalar
Bir pınar başında
Sürüsünü sular.
Sürüsünü sular
Pınarın başında
Hayallere dalar
Çoban!
Düşünür kendini
Kolunda gelini
Büyük bir çiftlikte.
Ağılda kuzular
Avluda çocuklar
Mesutlar hep birlikte
- tekrar
Ağustos 1969 – Erdek
-Beste-
DOĞUM GÜNÜ HEDİYEM
Bu ilk doğum gününde dileklerim var sana
Önce sıhhat, uzun ömür; sonra güzellik, para.
En mühimi hayata hakkını verebilmek
Mutlular arasına en önde girebilmek.
Çok küçüksün Ayşegül, daha çok uzun yolun
Annen, baban, kardeşlerin birlikte mutlu olun.
31.1.1970 Cumartesi – Eskişehir
Dr. Cahit Yiğit’in kızı Ayşegül’ün 1. doğum günü için aynı gün yazıp, besteleyip Tabipler Odasındaki Parti’de çalıp söyledim. O gün 39° ateşle yatıyordum.